http://cdnll.img1.imagechef.com/w/071210/anmccf0f5ff6dbba494.gif
     Yazılarım
     => Mutlu Olmalı-2004 yılındaki site yazım
     => Tatil Vakti
     => Ona Buna Laf Atmak
     => Evlenmiyor musun?
     => Bir Saat- 1.bölüm
     => Bir Saat- Trafikte harcanan bir saat- 2. bölüm
     => İstanbul'um
     => Sevgi ve Sağlık
     => Kafanızı Kullanın
     => Annelerimiz ve Babalarımız
     => Güçlü Kadın
     => Kalabalıktaki Yalnızlık
     => Sararan Anılardaki Çocukluğumuz
     => Seni Anlıyorum
     => O, Ben Değilim
     => Kıymetini Bilmiyoruz
     => Yeni yıl dileklerim
     => Hişt Hişt Sakin Ol!
     Şiirlerim (Bez Bebek Aytül şiiri)
     Benden Haberler
     Güzel Yazılar
     Burçlar (yari saka-yari ciddi)
     Fotoğraflar
     Linkler
     Güzel Sözler
     Gülelim-Eğlenelim
     Anket
     Ziyaretci defteri
     İletişim
     İlanlar-Duyurular




Yazar Ayşegül TOKER - Annelerimiz ve Babalarımız



 
                        ANNELERİMİZ VE BABALARIMIZ
 
            Zaman nasılda su gibi hızla akıp geçiyor değil mi? Yılın ortasına da geldik. Senenin ortasında olduğumuz gibi ömrümüzün de ortalarında mıyız acaba? Nasıl da gelip geçti çocukluk yıllarımız değil mi? Bizim doğuşumuzla ilk kez ya da yeniden baba olma mutluluğunu yaşayan babalarımızın günü geliyor. Çocukken bizi her türlü kötülükten, zorluktan koruyan ve elinden gelen en iyi yaşamı sunmaya çalışan babalarımızın günü.
            İşten eve geldiğinde neler getirdiğini görmek için merakla elindekilere bakan çocuklar olduğumuz zamanlarda onun bizim için neler yaptığının farkında mıydık? İnsanoğlu kedi-köpek gibi büyümüyor ki. Doğurup, kendi ayaklarının üzerinde durup, karnını doyurabilir hale geldiğinde bırakmıyor bizi anne babamız. Topluma yararlı iyi bir birey, ailesine ve hayatındakilere karşı sevgi-saygı dolu, hayatta yaşadıkları hataları yapmadan yaşayacak bireyler olabilmemiz için hayatın ilk bilgilerini onlardan alıyoruz. Bizler nasıl korunarak, özenle ve ilgiyle büyütülmüşsek aynı davranışları evlatlarımıza, bizden sonraki gençlere yansıtmayı da öğreniyoruz. Aileden ne görmüşsek, bizden sonrakilere de bu öğrendiklerimizi yansıtıyoruz. İyi insanlardan iyi bireyler çıkması için çabalıyoruz.
            Eğer sizler de baba olmuşsanız lütfen bu yazıyı okurken babanızla paylaştığınız ve unutamadığınız güzel anları düşünün. Babanızın sizin için neler yaptığını hatırlayın. Siz üşümeyin, yorulmayın, üzülmeyin diye neler yaptığını hatırladınız mı? Ben kendi babamın bizler için nasıl da koşturduğunu ve ailesi için çırpınırken -kalp başta olmak üzere- daha başka hastalıklara da sahip olarak köşesine çekildiğini biliyorum. Ama zamanında bizim okullarımıza, derslerimize az mı koşmuşlardı annemle birlikte?
            Yedikleri her şeyin en güzelini, en büyüğünü benimle kardeşime vermişlerdi. Ben bir evlat sahibi olamadım belki ama bu yaşımda onları daha iyi anlamaya başladım. Bir evlat sahibi olmak ve onu yetişkin bir birey haline getirirken sadece zamanın akması ile büyümesine şahit olmayıp, adam gibi adam olması için ne fedakârlıklar yapıldığını biliyorum. Bizi hayatın tüm zorluklarına karşı güçlü bir kahramanmış gibi korumuş olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Eminim sizler de babalarınızın değerini şimdi daha iyi anlıyorsunuzdur. 
            Uzun zaman görmediğimizde sesini duymak ve yüzünü görmekle baba-evlada özel hasret, sevgi, saygı, özlem, minnet, mutluluk karışımı yaşanan duyguların tarifini yapmak imkânsız. Çocukken bizi hayatın tüm zorluklarından koruyarak, koca adam olmamızı sağlayan babalarımızı hastalıklarıyla uğraşırken görmek yüreğimizi burkmuyor mu? Hani nerdeydi bizi her şeyden koruyan o dev gibi güçlü insan? Hani o hiç yenilmez, her zorlukta, her sıkıntıda yanımızda olurdu? Neden şimdi boyundan büyük evlatları arasında, hastalıklara ve yıllara direnemeden bir köşede otururlar ki? O bizim güçlü, hayatımıza değer ve anlam katan, bize nasıl bir insan olmamız gerektiğini öğreten, ilk bilgileri veren insan değil mi halen? Öyle tabi. Bakmayın siz onların öyle bir kenarda oturuyor olmalarına. Çok yoruldular bizi bu hale getirene kadar. Kolay gelmedik bu yaşa, bu hale. Dinlenmek hakları artık. Onların bıraktığı hayat yarışını bizler devraldık. Bizler onların yetiştirdiği gibi iyi evlatlar yetiştirmeliyiz. Başarılı, örnek, aranan, sevilen, üzmeyen, sevindiren, ne istediğini bilen, çalışkan evlatlar yetiştirme sırası artık bizde.
Varlıkları ile bile bize güç veren annelerimiz babalarımız hayatta olduğu sürece biz hep yine de bir parça “Çocuk”uz. Onların çocukları. Anne-babalarını çocuk yaşlarda kaybedenler daha çabuk büyüyorlar belki ama nasıl büyüyorlar? Hayatın tüm zorluklarını anne babalarından değil, yaşayarak öğreniyorlar. Bizler hayatı ailemizden öğrendiğimiz için şanslı insanlardanız.
Bir gazetede okumuştum. Bir meslektaşım kitabını anlatmadan önce şöyle diyordu. “Hep insanların ne zaman büyüdüklerini merak ederdim. Meğerse anne-babalarından biri öldüğünde büyürmüş insanlar.”diyordu. Haklı buldum yazar beyi.
            Ben uzun yıllar çocuk kalmayı istiyorum. “Onların çocukları olarak” kalayım. Daha nice anneler ve babalar günleri kutlayalım istiyorum. Tıpkı anne babaları hayatta olan sizler gibi. Babama ve babalarımıza çok güzel şeyler yazmak istiyorum ama kalbimden geçenleri anlatmaya kelimeler yetersiz kalıyor.
            Bir süredir yüzlerini göremediğim anne ve babamın bu özel günlerini gazetemiz aracılığıyla kutlayıp, ellerinden öpüyorum. Büyükleri hayatta olan tüm okurlarımızın da bu özel günü kutlu olsun. Ben sadece babaların değil, bu vesile ile annelerin de ellerini öpüyorum. Onları erken kaybetme şanssızlığını yaşamış okurlarımızın da büyüklerine rahmet diliyorum. Nur içinde yatsınlar. Hepsinin yeri kalbimizde. Anne ve babalarımızı çok seviyoruz. Mutlu ve sağlıklı günler diliyoruz hepsine.


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol