http://cdnll.img1.imagechef.com/w/071210/anmccf0f5ff6dbba494.gif
     Yazılarım
     => Mutlu Olmalı-2004 yılındaki site yazım
     => Tatil Vakti
     => Ona Buna Laf Atmak
     => Evlenmiyor musun?
     => Bir Saat- 1.bölüm
     => Bir Saat- Trafikte harcanan bir saat- 2. bölüm
     => İstanbul'um
     => Sevgi ve Sağlık
     => Kafanızı Kullanın
     => Annelerimiz ve Babalarımız
     => Güçlü Kadın
     => Kalabalıktaki Yalnızlık
     => Sararan Anılardaki Çocukluğumuz
     => Seni Anlıyorum
     => O, Ben Değilim
     => Kıymetini Bilmiyoruz
     => Yeni yıl dileklerim
     => Hişt Hişt Sakin Ol!
     Şiirlerim (Bez Bebek Aytül şiiri)
     Benden Haberler
     Güzel Yazılar
     Burçlar (yari saka-yari ciddi)
     Fotoğraflar
     Linkler
     Güzel Sözler
     Gülelim-Eğlenelim
     Anket
     Ziyaretci defteri
     İletişim
     İlanlar-Duyurular




Yazar Ayşegül TOKER - O, Ben Değilim


 

 
 
                        O BEN DEĞİLİM
 
            Önce sık duyduğum sorularınıza yanıt vereyim:
Hayır. Ben ne Aytül’üm, ne Sevgi ne de Şule. Ben bunlardan çok daha farklı bir benim. Yine de onlar zannedilmek güzel bir duygu bence. Bugün sizlere kitaplarımdaki bu kişiler ve onlar zannedilmem hakkında söyleyeceklerim var. Çünkü gerçekten de bana onlardan biri olup olmadığım çok soruluyor.
            Aytül, ilk kitabımdaki genç kız. Yirmi yedi yaşında geçirdiği bir trafik kazası sonucu omuriliği zedeleniyor ve boyundan aşağısını hareket ettiremeyen ama aklı başında, beynini kullanabilen, tetrapleji hastası, yarı felçli bir insan oluyor. Ellerini ve ayaklarını kullanamamasına rağmen Aytül, hayatındaki sevgiler ve sevdikleri sayesinde umutları ve amaçları doğrultusunda hayata tutunuyor. Yatalak ve hareket etmeyen bir insan olmasına rağmen, biz sağlıklı insanlara örnek olacak güzel bir hayat dersi verebiliyor.
            Kitabımdan bahsettiğim insanların hikâyelerini kitaptan değil de sitelerden okuyup öğrenenler “Aytül sen misin?” diyorlar. Tabi ki değilim. Öyle olsam sizlere bu kitabı yazamam ki. Kitabın adı kadar tanıtım yazısı var sitelerde. Hepsinde de ellerini kullanamadığı yazıyor. Boyundan aşağısı felçli deniyor. Hayatlarında felçli insan görmemiş insanlar da demek boyunlarından aşağısı felç olanları kitap yazabilir diye düşünebiliyorlar. Aytül kitap yazacak durumda bir insan değildi. Felç durumu yazmasına engeldi. Kitap tanıtımını okuyup da etkilendiğini söyleyen bazı kitapseverler, bana Aytül’ü soruyorlar. Hatta onun yaptığı işlerle ilgili -gerçekte varmış gibi- bilgi edinmek istiyorlar.
            Teşekkür ederim beni Aytül gibi görebildiğiniz için. Demek anlattığım, yazdığım, alıp okuduğunuz kitabımdaki karakterimi gerçekten de çok iyi anlatabilmişim ki, kendi öykümü yazdığımı düşünebildiniz.
            Aynı şekilde şimdi “Bir Ömürlük Sevgili”nin Sevgi’si ya da Şule’si zannedilmeye başlandım. “Kendi düşüncelerini ve hayatını mı yazdın?” diyorlar. Hayır. Ben onlar da değilim. Aslına bakarsanız onlardan da farklı düşünen biriyim. Yazdıklarım sadece hayatın içinden aşina olduğumuz, yalnız kalpli kişilerden biri. Sevdiğini arayan ve ona seslenen bir insan Sevgi. Ama kesinlikle ben değilim.
 
            Bundan sonra Aytül, Sevgi ve Şule dışında da isimlerim olacak elbet. İnci, Nil, Gül, Aslı da olabilirim. Olacağım da.. Yazmaya devam.
            Kitap karakterlerimle özdeşleştirilmem güzel bir his. Onları kendim gibi yazabilmişsem ve okuru kendim olabileceğine inandırmışsam bu düşünce bana güç verir, moral verir. Demek iyi yazıyorum derim. Ben gibi yazmaya devam.
            Yayıncım bile beni hiç tanımadan önce ilk kitabımı okuduğumda “Bu kitabı yazan engelli biri mi?”diye sormuştu.
            Karakterlerimin ben gibi olması, benim onlar gibi olabilmem hoşuma gidiyor tabi ama bir de şöyle bir durum var. Bana ulaşan okurlarım diyorlar ki: “Benim hayatımda da öyle şeyler yaşandı ki, yazsam roman olur ama yazma kabiliyetim yok. Üşenirim. Başlasam da bitiremem. Size anlatsam hayatımı yazar mısınız?”
            Sevgili okurlarım, yazarlar bile kendi hayatlarını yazmıyorlar. Sizin hayatınızda biyografik özellik taşıyan anılar, başarılar, ödüller, bir döneme etki yapmış kişisel özellikler yoksa hayatınız kitap olamaz ki. Hangi yazar kendi hayatını yazmış da çok satmış? Belki ben de yazmaya kalksam benim de yazabileceğim anılarım olabilir. Ama ben bile kendimi yazmıyorum. Sizin de hayatlarınızın kaleme alınması için çok sıkıntı çekmiş olmanız yazmak için yeterli bir neden değildir. Benim kitaplarımdaki karakterler gerçekte var olan insanlar, hayatın içinden alınmış karakterler ama onlar bile belli bir kişi değil. Aytül’ün gerçekte adı Bahar idi. Yaşı yirmi yedi değil, on dokuz idi. Aytül’ün yaşadığı gibi yaşamadı belki ama kendisine benzer yaşam süren üç insanın da hayatlarından parçalar alarak Aytül’leşti.
            Karakterlerimi ben gibi görebildiğiniz ve kitaplarıma, yazılarıma gösterdiğiniz ilgiden dolayı sizlere çok çoookk teşekkür ediyorum. Sizlerle daha nice kitap ve satırda yeniden bir arada oluncaya dek, sağlıcakla kalın.
 


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol