KAFANIZI KULLANIN
Çevremde olan bitenleri görünce bazı olaylara kızmadan duramıyorum. Televizyondaki haberlerde de, kadın programlarında da, magazin programlarında da, halk röportajlarında da öyle insanlar görüyor, dinliyor ve tanıyoruz ki… “Aman Allah’ım! Bir insan bu kadar mı saçmalar, bu kadar mı aldanır, bu kadar mı düşünmeden hareket eder, böylesine mi körü körüne inanır, kabullenir kendisine diretilenleri” dedirtiyorlar insana.
Bir insanın okuduğunun ne olduğu da önemlidir, okuduğunu anlaması ve özümsemesi ve kendi zihninde değerlendirmesi de. Okuyan insan kafasını kullanıp, düşünebilen, değerlendirebilen, sorular üretebilen, bir fikri ve düşüncesi olabilen insandır.
Birisi yazı ya da kitap okur. ‘Doğru’ der, geçer. İlk anda okurken zihninde canlandırdıkları doğru gelir, sonrasını düşünmeden kabullenir. Yazabilen insanın kafasının doğru çalıştığına inanır ve kendince düşünüp, değerlendirme yapmadan kabul eder, geçer. Okuduktan sonra da ne okuduğunu, neyin savunulduğunu anlamadan, başkalarına aklında kalanları aktarır ya da unutur geçer.
Birileri yazı ya da kitap okur. Okumuş olmak için okur. Bir takım insanlardan methini duyduğu için, reklâmı yapılan bir yazı ya da kitap olduğundan okur. Ama düşünmez. Okudukları da ona bir şey düşündürmek için yazılmamıştır. Okuma işi tamamlanmış, görev bitmiştir. Ona hiçbir şeyi düşündürmeyen, reklâmı yapılmış bir kitabın okunma işi bitmiştir. Bu yeter.
Bir yazı ya da kitap okunur. Acaba bunları yazan doğru mu demiş, gerçekler bunlar mı, diye düşündürür. Akıllarda soru işaretleri uyandırabilen yazı ve kitapları severim. İnsana kafasını kullandırır. Yazarın hayal dünyasını okumaktan daha caziptir, soran, düşündüren, düşünülmeyeni akla getiren yazılar ve kitaplar. “Ya bizim başımıza da gelirse? Ya ben de öyle olursam?”gibilerinden sorular sordurabilen romanlar bile güzeldir. Bir de yaşamda karşılaştığımız her konuya dair bilgiler veren kitaplar olur. Kafa çalıştıran cinsten. İster siyasi kitap olsun, ister tarihi, ister roman, ister yemek kitabı, ister sağlık kitabı. İçinde yararlı bilgiler olan ve sizin de ömrünüz boyunca kullanabileceğiniz, kafanızı çalıştırabilen yazı ve kitapları okumaktan vazgeçmeyin.
Ülkemizde kitap okuma oranı düşük. Her şeyi televizyonlardan ve gazetelerden öğrenmeye çalışıyoruz. Çabuk okunanı seçiyor, okumadan, izleyerek bilgi sahibi olmaya çalışıyoruz. Eğitiminin ne olduğuna bakmadan, ekranlarda boy gösteren herkese inanmaya başlıyoruz. İnanmayın. Sorgulayın, araştırın, okuyun, düşünün, öğrenin. Kolaycılığa kaçmayın.
Bilgi emek ister, zaman ister. Siz hayatınızda en değersiz, zaman öldüren televizyon programlarına, bilgisayar oyunlarına, Chat yapmaya zaman buluyorsunuz da kitap okumaya ve öğrenmeye mi zaman bulamıyorsunuz? İnternette de araştırma yapmaz mısınız? Okumaz mısınız? Artık klasik romanlar bile e-kitap oldu. Kitap fiyatları da çok reklâmı yapılmamış, adı sanı az duyulmuş yazarlara ait ise, çok da pahalı olmuyor. (benim kitaplarım 5 ve 6ytl.mesela)
Lütfen kafanızı çalıştırın. Okuyun. Zamanı ya da pahalığı bahane etmeyin! Başkalarının her dediğine inanmayın! Hayatınızı idare edecek kişiler ve olaylar ne olursa olsun, hemen kabullenmeyin. Düşünün. İyi mi kötü mü olacağını düşünmeden, her şeyi akışına bırakıp, kabullenmeyin.
Yazacak çok şey var. Çok dertliyim bu konuda. Çok doluyum. Ama uzun yazıları okumayı sevmez insanlarımız. Ben de kısa kesiyorum ve son kez başlığı yineliyorum.
Lütfen kafanızı kullanın ve okuyun, araştırın, öğrenin.